John Wick 4

John Wick efsanesi vizyona bir girdi pir girdi. İzlenme rekorlarını kırdı, hasılatları topladı, herkes bir John Wick’dir konuşuyor. Efsane diyorum çünkü artık serinin 4. sü ile izleyici ne izleyeceğini gayet iyi biliyor.

Konu yine aynı ilk üç filmde izlediğimiz gibi, tek değişen düşmanlar. Eşinden geriye kalan tek hatırası olan köpeğinin öldürülmesiyle başlayan intikam savaşı, bu kez kurallarına karşı geldiği, güvenilirliğini yerle bir ettiği High Table adlı suç örgütünü bitirmek ve özgürlüğünü geri elde edebilmek için verdiği mücadeleye dönüşüyor. High Table bütün olanaklarını John Wick ve ona yardım eden dostlarını yok etmek için kullanıyor. Hatta eskiden dostu olan insanlar, ona karşı olmak zorunda bırakılıyor. Tabi yine adına açılan yüksek ödüllerle düşman sayısı gitgide artıyor. Bu filmde diğerlerinden farklı olarak John Wicke yardım eden dostları daha fazla.

New York Continental Hotel’in yerle bir olmasından sonra John çareyi Osaka Continentaldaki dostuna sığınmakta bulur fakat tehlike onunla birlikte buraya da gelir. Artık sadık dostu Shimazu’nun da intikamını almak zorundadır. Tek çare High Table’ın başında bulunan Marquis’i yenmektir fakat bunu en akıllı yöntemle yapmak zorundadır. Eski Dostu Winston’un tavsiyesi ile Marquis’e düello teklif eder. Bunun tek yolu da kurallar gereği aforoz edildiği ailesine tekrar girebilmektir. Ailesi bunun için aile reislerini öldüren Killa’dan intikam almasını şart koşar. Tabi bütün bunlar olup biterken John’un başındaki ödül de git gide artmaktadır ve John sürekli bir dövüş içerisindedir. Bir şekilde Killayı öldürüp aileye giriş biletini alır ve düello günü gelir. Fakat düello Marquis’in son dakika oyunu ile ikisi arasında değil, eski dostu Caine ve John arasında olacaktır.

Son film kadro olarak tam bir yıldızlar geçidi. Başrolde tabi ki karizmatik katilimiz Keanu Reeves ve ona eski filmlerde eşlik eden Ian McShane, Laurence Fishburne, Lance Reddick var. Bu filmde Hiroyuki Sanada, Donnie Yen, Scott Adkins, Bill Skarsgard, Shamier Anderson gibi usta oyuncular katılmış. Yönetmen koltuğunda yine adı bu film ile özdeşleşmiş Chad Stahelski yer alıyor.

Bir film izleyelim ama aksiyon hiç eksilmesin, bolca dövüş, kan, ter olsun diyorsanız bu film tam sizlik. Öyle ki diyalog neredeyse yok denecek kadar az. Özellikle artık John Wick karakteri sadece bir ölüm makinesine dönüşmüş. Mecbur kalmadıkça hiç cümle bile kurmuyor. Son filmde özellikle dövüş konusunda usta oyuncuların katılmasıyla olay tamamen bir görsel showa dönüşmüş. Hepsi dövüyor, öldürüyor, vuruluyor kalkıyor bir daha öldürüyor, bıçaklanıyor yetmiyor kalkıp bir daha öldürüyor. Hadi canım bu kadar da olmaz diyorsunuz ama oluyor. Ellerine ne geçerse onunla öldürüyorlar. Meşhur kalemle adam öldürme sahnesi yine kullanılmış mesela. film diğer filmlerden daha uzun. Açıkçası bir yerde artık yeter diyorsunuz. Örneğin bir merdivende dövüşme sahnesi var ki eyvah eyvah. John Wick 222 basamaklı Montmartre merdivenlerinden çıkıp düelloya yetişmesi gerekiyor fakat gel gelelim ödülü duyan kendini o merdivenlere atmış. Tam bitti diyorsunuz dövüşürken düşüp en başa sarıyor. Filmde en zevk aldığım dövüş sahnesi ise Killa ile olan sahnelerdi. Karakter iğrenç gülüşü, altın dişleri, devasa cüssesiyle o kadar gıcık ki öldürülmesini dört gözle beklerken, o koca gövdenin havada taklalar atarak dövüşünü ağzım açık izledim. (Scott Adkins rolü gereği kıyafetlerle ve görsel efektlerle öyle iri cüsseli bir karaktere dönüştürülmüş).

Diğer filmlerde ziyaret edilen Roma ve Fas’ın ardından bu kez Japonya ve Fransa’da çekimler yapılmış. Farklı kültürler, farklı mimari eserleri görmek de güzel. Fakat geçişler o kadar hızlı yapılıyor ki bir bakıyorsunuz Roma’da ailesini ikna etmeye çalışırken diğer sahnede Almanya’da bir adamın peşine düşmüş.

Film ile ilgili bir diğer takıldığım nokta da, diğer filmlerde John’un sahiplendiği isimsiz köpek bu filmde hiç gösterilmedi. Kardeşim bütün bu tantananın başlangıcı köpek değil miydi? bir sahnede gösteriverseydiniz ya.

John Wick 4 ile aksiyona doyduk ama film bir süre daha gündemimizde olacak belli ki yeni bir film girene kadar. Bakalım serinin devamı gelecek mi? Gelecekse nasıl devam edecek?

Keanu Reeves, Donnie Yen, Bill Skarsgård

Michael Finch, Shay Hatten