Sinema gerçek anlamda bizim aslında film (Türk insanı genelde filim olarak yazar ve söyler) olarak adlandırdığımız ve kamera yardımı ile gerçek bir anın birçok resminin ardı ardına çekilmesi ve daha sonra bunların seri olarak ardı ardına gösterilmesi ile o anın beyazperde üzerinde yeniden canlandırılmasıdır.
Sinema Nedir sorusunun diğer bir cevabı da filmlerin gösterici yardımı ile beyazperdeye aktarıldığı ve izleyicilere sunulduğu yerdir fakat Türkçemizde sinema ve film aynı anlamda da kullanılmaktadır.
Sinema filmleri kamera yardımı ile oluşturulabileceği gibi animasyon şekilde insanların kendi çizimleri ile de oluşturulabilir. Günümüzde animasyon olarak bilinen ve sahnelerin ardı ardına kağıt üzerinde çizilip yine seri olarak gösterilmesi ile oluşur. Sizde basit bir sinema filmi yapmak istiyorsanız bir kağıt destesine şekiller çizebilir ve daha sonra onların hızlı hızlı geçişini sağlayarak görüntünün nasıl aktığını görebilirsiniz. ( Sanırım hepiniz çocukluğunuzda bunu denemişsinizdir defter ile ve kendinize ait bir sinema filmi yapmışsınızdır)
Bildiğiniz normal sinema filmi ise kamera yardımı ile çekilen ve bizim video olarak algıladığımız fakat aslında birçok resim serisinden oluşan bir göz yanılmasıdır. Sinemada her bir resime frame yani Türkçe çerçeve denir ve yönetmenlerin ellerini bir araya getirerek çekilecek görüntüye bir çerçeveden bakmaya çalışmasının asıl kaynağı buradan gelir.
Bu birçok resim yani frame ardı ardına seri olarak yansıtıldığında bir sinema görüntüsü oluşur. İnsanların bu resimlerin geçişlerini yakalayamamasının nedeni insan gözünün yapısından kaynaklanır. İnsan gözü belli bir hızda akan serileri yakalayamaz ve eğer belli bir hız ile bu resimler aktarıldığında insan gözü bunu gerçek gibi algılar. Bunun en basit örneklerinden biri hızlı giden bir arabanın tekerleklerinin geri doğru dönüyormuş gibi görünmesidir. Sinema da aynı göz yanılgısını kullanarak bizlere beyazperdenin zevkini yaşatır.
Sinemada görüntünün seri olarak yansıtılması ile birlikte ayrı olarak ses de verilir ve görüntü ses uyumu sağlanır. Böylece sinemaya gittiğinizde ses ve görüntü uyumu nedeni ile beyazperdede gösterilen görüntünün bire bir yaşanıyormuş hissi oluşturur. Bu yüzden birçoğumuz ses tesisatı iyi olmayan bir sinemaya gittiğimiz de sinema tadını tam alamadığımız için yakınırız. Bunun nedeni sinemada ses ile görüntü uyumunu sağlayacak sistemin tam anlamda mevcut olmamasıdır.
Gördüğünüz gibi
sinema aslında bir tür sihirbazlıktır ve insan gözü ile algılama hisselerinin yapısı kullanılarak bize bir anı gerçekmiş gibi yaşatır. Sırf bu yüzden sinemaya ilk zamanlarda büyülü fener adı verilmiştir. Büyülü kısmı bahsettiğimiz göz yanılgısı ve hislerin algılamasından kaynaklanır. Fener ise sinema salonlarında gördüğümüz kameranın yani görüntüleyicinin karanlık bir ortamdan beyazperdeye görüntüleri aktarmasından kaynaklanır. Bu yansıtma işlemi bir fenere benzetilmiştir ve bu yüzden sinema uzun süre büyülü fener olarak tarihte yerini almıştır.